6 Şubat depremlerinin ardından Malatya ve çevresindeki yıkımın etkileri hâlâ sürüyor. Hasarlı binaların kontrollü veya kontrolsüz yıkımları, molozların taşınması ve hafriyat çalışmalarının yol açtığı hava kirliliği büyük bir halk sağlığı tehdidi oluşturuyor. Ancak bu sürecin en endişe verici boyutlarından biri, görünmez ve sessiz bir katil olan asbestin yayılmasıdır.
Asbest Nedir ve Neden Tehlikelidir?
Asbest, ısıya, aşınmaya ve kimyasal maddelere dayanıklı olduğu için geçmişte inşaat sektöründe sıkça kullanılan bir mineraldir. Ancak bilimsel araştırmalar, asbest liflerinin solunması durumunda ciddi sağlık sorunlarına yol açtığını ortaya koymuştur. Asbeste maruz kalan kişilerde akciğer kanseri, mezotelyoma (akciğer zarı kanseri) ve asbestoz gibi hastalıklar yıllar içinde ortaya çıkabilmektedir.
Malatya ve Deprem Bölgelerinde Asbest Riski
Depremle birlikte yıkılan veya ağır hasar gören binaların birçoğunda asbest içeren malzemeler bulunmaktadır. Bu yapıların yıkımı ve molozların taşınması sırasında kontrolsüz bir şekilde havaya karışan asbest lifleri, çevredeki insanların sağlığını tehdit etmektedir. Özellikle Malatya gibi toz taşınımına açık, rüzgârlı bir bölgede bu risk daha da artmaktadır.
Resmî kurumlar ve uzmanlar tarafından yapılan açıklamalarda, yıkım ve moloz kaldırma çalışmalarında asbest maruziyetine karşı önlemler alındığı belirtilse de, sahadaki gerçeklik çoğu zaman farklı bir tablo çizmektedir. Koruyucu ekipman kullanmayan işçiler, denetimsiz moloz döküm alanları ve yeterince sulanmayan yıkım sahaları, bu tehlikenin boyutlarını gözler önüne sermektedir.
Gelecekte Karşımıza Çıkacak Sağlık Sorunları
Asbestin en büyük tehlikesi, maruz kalındığında etkilerinin hemen görülmemesidir. Asbest kaynaklı hastalıklar genellikle 10 ila 40 yıl arasında değişen bir süreçte ortaya çıkar. Bu durum, şu an risk altında olan Malatyalıların ve diğer depremzedelerin yıllar sonra ciddi sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalabileceğini göstermektedir.
Ayrıca, deprem sonrası artan moloz tozu ve diğer partiküller, solunum yolları hastalıklarında da artışa neden olabilir. Astım, bronşit ve KOAH gibi solunum yollarını etkileyen hastalıklar, hassas gruplar üzerinde daha büyük bir tehdit oluşturmaktadır.
Ne Yapılmalı?
- Denetimler Artırılmalı: Yıkım ve hafriyat çalışmalarında asbest kontrolü sıkı denetlenmeli, özel ekipmanlar ve uygun yöntemlerle bertaraf edilmelidir.
- Halk Bilinçlendirilmeli: Asbestin zararları ve korunma yolları hakkında halk eğitilmeli, özellikle yıkım bölgelerinde yaşayanlara solunum koruyucu ekipman temin edilmelidir.
- Sağlık Takibi Yapılmalı: Deprem bölgelerinde yaşayan vatandaşlar düzenli sağlık taramalarından geçirilmeli ve ilerleyen yıllarda asbeste bağlı hastalıkların erken teşhisi için gerekli sağlık hizmetleri sağlanmalıdır.
- Moloz Yönetimi Düzenlenmeli: Asbest içeren malzemelerin özel alanlarda ve uygun yöntemlerle bertaraf edilmesi sağlanmalıdır.
Malatya ve diğer deprem bölgeleri, sadece binaların yeniden inşasıyla değil, aynı zamanda halk sağlığını koruyacak önlemlerle de ayağa kalkmalıdır. Eğer bu görünmez tehdide karşı yeterince bilinçli ve dikkatli olmazsak, yıllar sonra yeni bir sağlık felaketi ile karşı karşıya kalabiliriz.
YORUMLAR